
FAZLA ÜRETİLEN ELEKTRİK TOPRAĞA MI VERİLİYOR?
Öncelikle hemen söyleyeyim, evet topraklanıyor. Yani toprağa veriliyor.
Türkiye’nin günlük elektrik üretim kapasitesi yaklaşık olarak 112 bin Megawattır. Pik saatler denilen; kışın saat 17.00 - 20.00 arası, yazın saat 12.00 - 15.00 ile 19.00 - 21.00 arasında bu kapasitenin hemen hepsini kullanırız. Pik saatler işyeri ve hane halkının birlikte en yüksek elektrik kullandığı dönemlerdir. Yazın öğlen oluşan pik saati ise yüksek klima kullanımı nedeniyledir.
Enerji Bakanlığı Teiaş Genel Müdürlüğüne bağlı Yük Tevzi Merkezi uzun dönem ortalama elektrik talebine göre elektrik üretimini bir gün önceden planlar. Bu planlar çerçevesinde kamu ve özel sektör elinde bulunan enerji santrallerine emre amade taleplerini bildirir. Saat saat hangi tesisin devreye gireceği bildirilir. Bu saate kadar tesisler kendilerini Yük Tevzi Merkezi istediği anda elektrik üretmek üzere hazırlarlar.
Bu hazırlık önemlidir, çünkü her tesis başlar başlamaz sisteme elektrik veremez. En hızlı devreye su santralleri girer, su savakları açılıp, kanallara su verildiği andan itibaren hidrolik santralden Türkiye enterkonnekte şebekesine elektrik vermeye başlar. Toplam süreç 15 saniye kadardır.
Güneş ve rüzgar enerjisi santralleri de hemen devreye girer. Ancak bu tesislerin zaman sorunu vardır. Güneş enerjisi ikindiden sonra kesilmeye başlar, güneş ışığı güç kaybettikçe azalır ve sonunda sıfırlanır. Rüzgar tesisleri ise ne zaman eserse o zaman üretir, bu yüzden güvenilir değildir. Tek iyi yönü esince hemen devreye girer.
Bundan sonra nükleer ve doğalgaz santralleri gelir. Her ikisi de 10-15 dakika içinde devreye girer hatta nükleer santral çok daha önce devreye girer.
En geç devreye girenler kömür santralleridir. Bunların modernleri en erken 1,5 saat içinde devreye girebilir.
İşte bu yüzden önce en geç devreye girenler sisteme sokulur ve en sonda bunlar devreden çıkarılır.
Bunun önemi şundan dolayıdır; elektrikli aletlere baktığımızda şu kadar volt, şu kadar watt ve 50 hertz yazar. Elektrik üretim ve tüketim değerleri ince bir dengede tutulmalıdır. Genellikle elektrikli aletler 49,5 ile 50,5 hertz arasında çalışmak üzere üretilir. Yani 1 hertz'lik tolerans payı ile üretilir. Eğer elektrik üretim fazlası varsa 50 herzt'in üstünde akım hatta olur ve bütün aletler zarar görebilir. Hani güçlü akım gelmiş, buzdolabı yanmış denir ya, işte bu yüzdendir. Üretim, tüketime göre az ise bu sefer hertz 49,5 altına düşer ve hiçbir elektrikli alet çalışmaz. Gece bazen florasan ampuller titreşir hatta bazen kısa süre sönüp yanar, işte o anlarda hertz düşmüştür. Ancak diğer aletlerin çalışma sınırında değildir. Florasan ampuller daha dar bir töleransa sahiptir. 49,7 hertz'lerde titreşir.
İşte bu hassas üretim, tüketim dengesi her an tutturulmalıdır. Bunu da Yük Tevzi Merkezi yapar. Bunun içinde pik saatlere yetecek üretim yapılır. Ancak 22.00 den sonra elektrik talebi hızla düşer. Enerji Bakanlığı 22.00 den sonra bu yüzden indirimli elektrik satar. Saat gece yarısından sonra bu talep çok ama çok düşer. Hatta 02.00 civarında bu talep o kadar düşer ki Dicle ve Fırat nehirlerinden saniyede gönüllü olarak bıraktığımız 500 metreküp/saniye suyun ürettiği 1200 megawatt değerinin bile altına iner.
İşte bu gibi düşük tüketim anında üretilen yüksek elektrik eğer sistemde kalırsa çok büyük zarara sebep olur. Bazen bir ilin ana dağıtım hattında anlık arıza olur ve tüketim anlık düşer. Santralleri devre dışına çıkarana kadar bu fazla olan üretim topraklanır.
Peki elektrik depolanamaz mı? Küçük miktarlarda yada çok önemli tesislerde bu depolama tesisi yapılır. Elektrik kesintisinde jeneratör devreye girer ama öyle tesisler vardır ki jeneratörün yakıtı bitene kadar yeni yakıt götürülemeyebilir. Hatta jeneratörün devreye girmesine kadar oluşacak anlık kesintiler bile çok zararlıdır. Bu tesislerin elektrik tüketimi bataryalar veya aküler üzerinden verilir, kesinti olunca hemen devreye girer. Örneğin ameliyathaneler böyledir. Doğalgaz, petrol boru hatlarının pompa istasyonları da böyledir. Bu pompa istasyonlarının bazıları çok ücra yerlerde kurulmak zorundadır. Buraya jeneratör kurulur, büyük bir yakıt deposu konur ama sert kış şartlarında yakıtın donması yada kar yolları kapattığı için sevkiyat yapılamaması gibi bir durum için pompa istasyonuna güçlü bir batarya veya akü sistemi kurulur.
Bu gibi acil yerler dışında elektrik depolaması çok maliyetlidir. Maliyetine katlanıp yinede kurmak istersek bile bir ilin tüketimini depolamak için, orta büyüklükte bir gölü aküye çevirmek gerekir. Yoksa normal akü teknolojisi ile bu kadar büyük depolama mümkün değildir, bu kadar büyük depolama maliyetine en zengin devletler bile katlanamaz.
Peki hiç mi depolama imkanı yoktur? Tabiki bu imkanlar yeni yeni yöntemler ile geliştirilmeye başlanmıştır. Şimdi bunların belli başlılarını inceleyelim.
Saat sarkaçı yöntemi en büyük depolama çeşididir. Eski kurmalı sarkaçlı saatler vardı. Bir anahtar vasıtası ile zembereği kurulur, bu zemberekte biriken enerji yavaş yavaş salınarak saati uzun süre çalıştırırdı. İşte bu yöntemin benzeri eski ve kullanılmayan madenlerin derin havalandırma kuyularına, sırf bu amaçla kazılan kuyulara ya da çok dik uzun yamaçlara yüksek miktarda ağırlıklar sağlam kablolar ile indirilir. Örneğin güneşin en verimli olduğu 12.00 - 16.00 saatleri arasında fazla üretilen elektrik ile bu ağırlıklar yukarıya çıkarılır. Akşam ihtiyaç duyulduğunda bu ağırlık aşağıya salınır. Kablonun bağlı olduğu elektrik jeneratörü bu ağırlığın inmesi sırasında dönerek elektrik üretir. İşte bu yöntem ile 7 megawatt gibi yüksek miktarlarda elektrik depolanabilir. Hem de sistem yüzde 80 gibi çok yüksek bir verimlilikte çalışmaktadır. Çin bu tür sarkaç tesislerini çok fazla kurarak önemli tesislerini beslemeye başlamıştır.
Bir başka yöntem ise denizin derinliklerine kurulacak sağlam balonlardır. Bu balonlara elektrik fazlalığı olan dönemde güçlü pompalar ile deniz suyu basılır. Balonlar dolduktan sonra ihtiyaç duyulan dönemlerde su geri bırakılır. Deniz basıncı altındaki yüksek basınçlı su, tıpkı hidrolik barajlarda elektrik üretilir gibi yeniden elektriğe dönüştürülür. Bu tesislerin en büyüğü 3 megawatt gücündedir ama sınırsız basınç yapacak deniz ve balonlara basılacak sınırsız deniz suyu olduğu göz önüne alındığında fazla yapılarak depolama imkanı arttırılabilir.
Toplam Okunma Sayısı : 1719