TRUMP TAYYİP ERDOĞAN'I NİYE ÖVÜYOR?

TRUMP TAYYİP ERDOĞAN'I NİYE ÖVÜYOR?

Trump'un neden Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ı öncelediği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İşin içinde Trump'un en sevdiği şey, yani para var.

 

Şöyle; ABD seçimleri para demek. Başkan adaylarının seçim bütçeleri en az 6-7 milyar dolar. Adayların bu paraları küçük bağışçılardan toplamaları mümkün değil. ABD’de Osmanlı’dan aldıkları vakıf sistemi özel hukukun temelinde çok önemli bir yer tutuyor. Zaten vakıflar konusunda bizim günümüzde ki bilgilerimizin büyük kısmı 1900'ların başında İstanbul'a gelip araştırma yapan ABD kongre heyetinin belgelerine dayanır.

 

ABD’de her tür vakıf kurabilirsiniz. Örneğin Murat Erşan'ı zengin yapma vakfı dahi kurabilirim. Seçimlerde her aday kendini seçtirme vakfı kuruyor ve bağış toplamaya başlıyor. Tek şart herşeyin şeffaf olması. Her türlü bağış aleni olarak hesaplarda görülecek ve hesaplar herkesin göreceği şekilde yayınlanacak.

 

Her aday bizdeki kermes günleri gibi toplantı düzenliyor. Örneğin Trump seçim kampanyasında aleni bağış kampanyası gecesi düzenliyor, düzenlenen bu gibi gecelere ABD zenginlerini davet ediyor ve bu gecelerde 200, 300 milyon dolar toplanıyor. Her partiyi uzun yıllar boyunca destekleyen zengin aile ve şirketler bu bağış kampanyası gecelerinin müdavimi oluyor.

 

Ancak bu gecelerde toplanan paralar da yeterli değil. Temsilciler Meclisi ya da Senato adaylarının kampanyalarına bu gecelerde toplanan paralar belki yetebilir, ama ABD başkan adaylarının en az 6-7 milyar dolar olan seçim kampanyası bütçeleri için bu miktar devede kulak bile değil. ABD 2024 seçiminde iki adayın harcadığı toplam miktar 15, 9 milyar dolar olarak açıklandı. İşte başkan adaylarının seçim kampanyası bütçeleri için daha büyük sektör temsilcileri ve lobilerinin bağışları lazım. Örneğin ABD serbest silah lobisi, siyonist lobi, rum, ermeni lobileri, ilaç ve sağlık sektörü lobileri, Hint lobisi ve petrol şirketleri lobisi gibi.

 

ABD’de lobi kurmak ve lobicilik serbest. Açıkça bir vakıf ya da şirket kurup bir konuda lobi yapabiliyorsunuz. Lobi deyince havalı durduğuna bakmayın, aslında bizdeki karşılığı iş takipçiliği. Bu lobi şirketleri serbestçe kurulup, serbestçe senatör, temsilciler meclisi üyesi ve başkan adaylarına bağış yapabiliyorlar. Yani aleni rüşvet veriyorlar. Bunları vermek ve almak ABD’de serbest. Ama tek şart var, herşey açık olacak. Alan da, veren de bunu açıkça ilan edecek. Toplum ve devlet bunu bilecek. Eğer kayıtlara girmemiş bir para ortaya çıkarsa, bu miktar ABD kanunlarına göre 200 dolar üstündeyse alanı da vereni de yargı, yani savcı ve mahkemeler kelimenin tam anlamı ile mahvediyorlar. Bu rakama ayni bağışlar, hediyeler, yapılan tatil ve seyahatler dahil.

 

Örneğin Rum lobisinin has adamı ve temsilciler meclisi dış ilişkiler komitesi başkanı Bop Menendez. Bu kişi bizim temsilciler meclisinde yeminli düşmanımızdı. ABD’de dış ülkelere belirli miktarı aşan silah satılabilmesi veya yardım yapılabilmesi için dış ilişkiler komitesinde Kabul görmesi lazım. Bu satışı engelleyen yanlış hatırlamıyorsam 45 gün içinde bir karar tasarısının kabul edilmemesi veya komisyon başkanının dış işleri bakanlığına resen bir yazı yazarak bu satışa itiraz etmemesi gerekiyor. Bu Bop Menendez, Rum bölgesi temsilcisi olduğu ve rumlardan seçim yardımı topladığı için uzun yıllardır Türkiye'nin önündeki bir engeldi.

 

Yalnız Bop Menendez'in kendisine ve eşine kayıt dışı, ilan edilmemiş hediyeler verildiği ve ikisinin de kayıt dışında seyahatler yaptığı, yaptıkları tatil paralarının başkalarınca ödendiği ortaya çıkınca hakkında dava açıldı, 2024 yılının Temmuz ayında 16 suçlamanın tamamından suçlu bulundu ve ceza aldı. Bunun üzerine istifa etti. Temyiz ettiği cezasından hapis yatacağına kesin gözüyle bakılıyor.

 

Yani siyasetçiler ABD’de her türlü kişi veya lobi şirketi, STK’dan para alabilir, ancak bunu alenen ilan etmeli ve bu işi denetleyen temsilciler meclisi siyasi işler komitesine hepsini bildirmelidir.

 

Başkan adayları seçim harcamaları için büyük bağışlar toplamak zorunda. Bunun için lobilere ve özellikle sektör gruplarına mutlaka tutacakları sözler verirler. Trump seçildiği son seçime kadar iki grubun desteğini alamamıştı. Birisi büyük teknoloji şirketleri, diğeri petrol şirketleri. Bu iki lobinin bağış miktarı diğer bağışçıların hepsinden yüksek olduğu için adaylar bu iki grubu kazanmak için her türlü sözü verip, her türlü isteklerini yapıyorlar. Trump teknoloji şirketlerinin destek ve bağışlarını Elon Musk ile aldı. Bu yüzden Musk hem seçimlerde hem sonrasında Trump üzerinde çok belirleyici oluyor.

 

Petrol şirketleri ile Trump'un arasını yapan, bağlantıyı sağlayan kişi ise Harold G. Hamm adında Teksaslı kaya gazı ve petrolü çıkaran bir şirketin sahibi. 14 milyar doları geçen serveti ile en zengin 100 kişi arasında. Ama daha önemlisi ABD siyaseti ile yakından ilgileniyor ve Teksaslı petrol şirket sahiplerinin desteğine sahip. İşte bu Harold G. Hamm son ABD seçiminden önce Teksaslı petrolcüleri Trump'un Florida’da bulunan meşhur malikanesi Mar-a Lago’da düzenlenen yemekte bir araya getirdi. Bu toplantıda Trump, Teksaslı petrolcülere sözler verdi, onlar da Trump'a diğer grupların yaptığı bağışların çok üstünde bağış yaptılar.

 

Trump'ın bizi ve Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ı çok sevdiğini devamlı açıklaması, hatta son olarak siyonist Natenyahu’ya dahi sen de mantıklı olacaksın diye çıkışmasının altında büyük ihtimalle bu petrolcü Harold G. Hamm yatıyor. Çünkü bu Hamm ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) arasında Diyarbakır ile Trakya’da çok miktarda olduğu bilinen kaya gazı ve petrolünün çıkarılması ile ilgili bir anlaşma ABD seçimlerinden önce imzalanmıştı. Bu gizli saklı bir anlaşma değil, gazeteler yazdı, hatta ilgili kurumların resmi internet sayfalarında açıkça ilan edildi, haber yapıldı, boy boy resimler koyuldu ve bu haberler sitelerde hala duruyor.

 

Bu anlaşmanın yapılması Türkiye açısından çok önemli, karlı ve elzem. Çünkü kaya gazı ve petrolünü çıkarmak için gerekli yüksek teknoloji bizde yok. Bu teknolojiye sahip bir firma ile işbirliği yapılarak yer altında bulunan yaklaşık 450 milyar dolar kadar olduğu tahmin edilen kaya gazı ve petrol rezervini çıkarmamız lazım ki ekonomimiz rahatlasın.

 

Kaya gazı ve petrolü çıkarma teknolojisi ise ABD’li firmaların sahip olduğu bir teknoloji. İşte Enerji Bakanlığımız ve TPAO gayet yerinde bir anlaşma ile bu teknolojiye sahip olan firmalardan en önde gelenlerinden birisi ile anlaşma imzaladı. Bu firmanın sahibi de ABD başkanı nezdinde yaptığı ve çok para kazanmayı umduğu iş anlaşmasını savunuyor ve koruyor. Yani tam bir kazan kazan durumu. Harold G.Hamm'ın, şu anda Trump nezdinde, Elon Musk'tan daha itibarlı bir konumda olduğunu ABD medyası yazdı.

 

Bunu yazayım istedim ki, Trump neden Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı bu kadar çok sevdiğini iki de bir söylüyor ve siyonist cepheye karşı dahi bu söyleminden vaz geçmiyor bilin istedim. Türkiye Trump üstünde çok büyük etkisi olan bir kişi ile kendisine kaya gazı ve petrolünü çıkartmak için lazım olan teknoloji transferi anlaşması imzaladı. Doğru kişiyle anlaşma yaparak Trump'u göbeğinden bağlamış oldu. Bilin istedim, mantıklı gerçek sebebi bilinmeyince birilerinin söylediği uçuk kaçık şeyler gerçek zannediliyor.

Toplam Okunma Sayısı : 373